Hangi örümcek ağında sallanıyor ruhum?
Nelere saplandım, kimin avı oldum?
Neleri kendime engel yaptım? Kimlerden korktum?
Ait olmayı bağımlılık zannettim…
Adım atmaya çalışırken kurduğum sistemler prangalarım olmuş.
Oysaki eğitimli bir fil gibiyim.
Adım atsam kurtulabilirim. Sadece cesaretim yok.
Cesareti olan insanları görüyorum ve kendimi sorguluyorum, ben neden yapamıyorum diye.
Sonra bitmez tükenmez bahanelerim geliyor aklıma.
Bal kavanozuna düşmüş ve hareket edemeyen arı gibiyim…
O balı da benim ürettiğimi unutan…
Savunma sistemim o kadar gelişmiş ki hareket etmeyi unutmuşum.
Ruhum uyuşmuş benim.
Kökümü unutup başka bir ağaç olmaya çalışmışım.
Olmam gerekeni unutmuşum.
Artık köklerimin toprağı yarma vakti geldi.
Ben kim olduğumu, ne olduğumu hatırlamaya başladım.
Tırtıldan kelebeğe dönüşüyorum.
Şimdi kozamdayım.
Ama artık biliyorum ki 3 günlük de olsa ömrüm ben bir kelebeğim ve var oluşumu yaşamam gerekiyor. Çünkü bu dünyanın kendine has renginde kelebeklere ihtiyacı var.
Çünkü benim kanat çırpışlarım seni de etkileyecek.
Çünkü biz birbirimize bağlıyız.
Çünkü ben Sen’im, Sen Ben’sin.
Şimdi daha güçlü, daha köklü kendi kahramanımı yaratma vaktim geldi.
Sen de kendi kahramanını yaratabilecek misin?