Hep başkalarına göre yaşamışım ben bu hayatı.
Yaptığım onaylanır mı?
Beni severler mi?
Bunu söylersem yanlış söyler miyim?
Beni beğenirler mi?
Bunlar hep ben buradayım demenin çığlıkları olmuş aslında…
İçime o kadar çok çığlık atmışım ve bir o kadar da kimse beni duymasın diye susmuşum ki bu aralar içimde patlayan volkanları susturamaz olmuşum.
Ben neyim? Ne için yaşıyorum? sorularını ara ara sormuşum ama içimdeki karanlığı görmemek için de kendimden kaçmışım.
Kral olayım derken soytarı olmuşum.
Kendimi ortaya koyayım derken herkesten bir parça almış, oyuncak hamuruna dönmüşüm.
İsteyen istediği gibi şekillendirmiş beni.
Patronuma sesimi çıkaramamışım da gitmiş sevdiklerime patlamışım.
Yapmışım da yapmışım.
Ben ne çok hata yapmışım.
Umut yok mu?
Umut her zaman var.
O Güneş her gün doğuyorsa eğer, ben de her gün doğabilirim.
“Yalnızca kendiniz olmak demek, sizi kendinizden başka herkese dönüştürmek için elinden geleni ardına koymayan bir dünyada, her insanın girebileceği o en zorlu savaşa girmek ve durmaksızın savaşmak demektir.” demiş Cummings.
Ben bugüne kadar bunu fark etmemişim.
Dünya benim oyun alanım, benim kurallarım.
Artık kural koyucu benim.
Bu hayatı istediğim gibi yaşayabilirim.
Çünkü Aslan olmak demek kendin olmak demektir.
Yönetmek demektir.
Artık taviz yok, artık şekilden şekle girmek yok.
İstemediklerime hayır diyeceğim.
Kendimi bileceğim.
Başkalarından alkış beklemektense kendimi en çok ben alkışlayacağım.
Çünkü ben buna değerim ve bunu okuyan canım arkadaşım emin ol sen de buna değersin ?