Sen düşünce yaşarsın.
Sen düş-ünce yaşarsın.
Sen düşün-ce yaşarsın.
Ne düşünüyorsun? Neye düşüyorsun? Neyi düşlüyorsun?
Düşmeyi mi seçiyorsun, düşlemeyi mi seçiyorsun?
Zaman zaman farkında olmadan düşmeyi tercih ediyoruz. Ben ufakken bileğim burkulunca ve bandaj sarılınca bir taraftan kendimi çok iyi hissederdim. İnsanlar bana bakacak, geçmiş olsun diyecek, benimle ilgilenecek diye. Çünkü onlar benimle ilgilenirse ben kendimi daha sevilmeye layık ve değerli hissediyordum. Evet onlar bana baktı benimle ilgilendi ben kendimi daha iyi hissettim ama bu benim değerimi değil aslında kurban psikolojimi beslememdi. Ayağım iyileşti ve insanlar gitti.
Sonra ben düştüm. İnsanlar yine geldi yine ilgilendi ve yine gitti.
Sonra ben düşündüm.
Sonra düşledim. Bu sefer kimseye ihtiyacım olmadan kendimi sevmeye karar verdim. Evet ayağımı burktum ama bu sefer bunu kimsenin gözüne sokmadım. Ayağını burkanlara yardım ettim. Onlara acımadım, onların yardıma ihtiyacı olduğu için onlarla ilgilenmedim, onları kendi oldukları için sevdim. Onlar ayaklarını burkmasalar da ben onları sevdim. Onların yaraları benim sevgimi ne azalttı ne çoğalttı.
Sonra düşledim.
Benim kimsenin ilgisine ve sevgisine ihtiyacım yoktu. Ben kırıklarımla da yaralarımla da acılarımla da zaten sevilmeye layıktım. Önce kendimi sevdim. Sonra sevgimi yaydım. Sonra o sevgi bana döndü ve insanlar gitmedi. Çünkü ben kendi ışığımı yaktım. Fener tutmadım. Ben ışık oldum. Ben sevgi oldum. Ne kadar değerli olduğumu fark ettim. Ben ışık olmayı düşledim. Ben ışık oldum.
Bu ego değil. Bu Kova enerjisi. Bu kelebek etkisi. Bu egodan çıkıp hiçlikten birliğe girme enerjisi. Siz kendi ışığınızı yakar ve yayarsanız başkalarından onay almak için değil hem kendinize hem de başkalarına fayda için yaşar böylece zaten kendinizi daha çok sevebilirsiniz.
Yeniay’da ışıklarınızı yakabilmeniz dileğiyle…